Korku ve Hayranlık Arasında: Amerika’nın Köpekbalıklarıyla Karmaşık İlişkisi
Amerikalıların kelime haznesinde bazı sözcükler vardır ki, hem korku hem de hayranlık uyandırır. “Köpekbalığı” (shark) kelimesi bu listenin başında yer alır. Cape Cod sahilinde güneşli bir günde yüksek sesle söylendiğinde, yüzlerce insanın panikle kıyıya koşmasına neden olabilir. Bir film afişinde yer aldığında ise gişe rekorları kırması neredeyse garantidir.
Araştırmalar, Amerikalıların yarısından fazlasının köpekbalıklarından korktuğunu ve üçte birinin ciddi düzeyde galeofobi (köpekbalığı fobisi) yaşadığını gösteriyor. Bazı insanlar bu nedenle suya bile girmiyor.
Bu korkunun altında yalnızca istatistiksel olasılıklar değil, psikolojik etkiler de yatıyor. Uzmanlar, köpekbalığı saldırısının hayatta kalması zor ve travmatik bir deneyim olarak algılandığını belirtiyor. Psikolog David Ropeik’in 2015’te yaptığı açıklamaya göre:
“Bir şeyin olma ihtimali düşük olabilir ama olursa etkisi korkunç olabilir. Köpekbalığı saldırısı tam da bu tanıma uyuyor.”
Gerçekler Korkulardan Farklı
2024 yılında ABD’de 28 doğrulanmış köpekbalığı saldırısı yaşandı. Bu sayı, ikinci sıradaki Avustralya’nın üç katı. Ancak yine de, bir kişinin hayatı boyunca köpekbalığı saldırısı sonucu ölme ihtimali yaklaşık 4.3 milyonda 1. Güneş yanığı veya trafik kazası gibi gündelik tehlikeler çok daha yüksek risk taşıyor.
Tarihsel Algı: Önce İnkâr, Sonra Panik
Geçmişte, ABD’de köpekbalıklarının insanlara zarar verdiği düşünülmüyordu. 1891 yılında, Maryland doğumlu sporcu Hermann Oelrichs, köpekbalıklarının zararsız olduğunu kanıtlamak için Rhode Island’daki köpekbalığı dolu sularda yüzmeye cesaret etti. Bir şey olmadı. Bu olay, o dönemde bazı bilim insanları tarafından “insan yiyen köpekbalığı yoktur” düşüncesine kanıt olarak sunuldu.
Ancak bu algı, 1916 yılında New Jersey kıyılarında yaşanan beş saldırı ile yıkıldı. Panik büyüdü, bir “seri katil köpekbalığı” efsanesi doğdu. Başkan Woodrow Wilson bile halkı rahatlatmak için müdahalede bulundu. Bazı yerel halklar, köpekbalığı avlamak için dinamit kullandı.
Köpekbalığı Korkusu Bilimsel Araştırmalara İlham Verdi
II. Dünya Savaşı sırasında, Amerikan Donanması, askerlerini köpekbalıklarından korumak için Shark Chaser adlı bir savunma ürünü geliştirdi. Bu amaçla yapılan deneylerde OSS ajanı olan ve sonrasında ünlü bir şef haline gelen Julia Child, köpekbalığı kovucu formüller üzerinde çalıştı. Karışımlar arasında at idrarı, çürümüş balık eti ve kuşkonmaz bile vardı.
Sinema ve Medyada “Canavar” İmajı
1975 yılında yayımlanan “Jaws” kitabı ve film uyarlaması, köpekbalığı korkusunu kitlesel bir boyuta taşıdı. Bazıları denizden uzak dururken, bazıları ellerine zıpkın alıp avlanmaya çıktı. Bu durum, Jaws’un yazarı Peter Benchley ve eşi Wendy Benchley’i derinden etkiledi. Onlar, insanların köpekbalıklarını öldürmek yerine onları anlamaya çalışmasını umuyordu.
Ancak bir grup insan da Jaws sayesinde deniz biyolojisine ilgi duymaya başladı. Hatta bu filmin ardından bilim insanları American Elasmobranch Society adlı köpekbalığı araştırma topluluğunu kurdu.
“Shark Week” ve Televizyon Çağı
1988 yılında Discovery Channel, “Shark Week” adlı özel program serisini başlattı. Başlangıçta eğitici amaçlı olan programlar, zamanla dramatik başlıklarla sansasyonel bir hale geldi. Örneğin, “Great White Serial Killer: Sea of Blood” gibi belgeseller, köpekbalıklarını hala birer suçlu gibi lanse etmeye devam ediyor.
Bilim ve Saygı Arasında Yeni Bir Yaklaşım
Modern bilim insanları, köpekbalıklarının düzenleyici ekosistem rolüne dikkat çekiyor. Florida International Üniversitesi’nden Yannis Papastamatiou, köpekbalıklarının sosyal yapıları ve avlanma davranışlarını inceliyor.
Uzmanlar, köpekbalıklarını şeytanlaştırmak yerine, Güney Pasifik’teki yerli topluluklar gibi saygı duyulan varlıklar olarak görmeyi öneriyor. Hawai ve Fiji’de köpekbalıkları, ataların ruhları olarak kabul edilir. Bu saygı, onların gücünü tanıma ve doğayla uyum içinde yaşama anlayışına dayanıyor.
“Köpekbalıkları sevimli değildir. Ama güçlü, zeki ve doğanın vazgeçilmez bir parçasıdır,” diyor araştırmacılar.
İlya Tila / Yaşam











